İletişim çalışmalarını aralıksız sürdüren, markasına iletişim çalışmalarını da katarak yatırım yapan işletmelerin sayısı çoğaldıkça basında haber olmak ve algı yönetimi oluşturabilmek konusunda iletişim profesyonellerine daha çok iş düşüyor. Öyle ki işletmenin aktif, eskisinden de hızlı ve dünyayı takip eden birer uzantısı olmaları gerekiyor. Kaliteli haber üretmek ve değerlendirilmesini sağlamak birçok dinamiği yerli yerinde kullanmanın yanı sıra markayı temsil gücünü doğru kullanmayı gerektiriyor. Bir markayı geleceğe hazırlamak ancak bugün yaptıklarını ve gelecek planlarını doğru okuyarak, iletişim stratejisinin içine dünyayı ve gelecek öngörülerini de katarak olur. Bu zaten bilinen bir gerçek. Teknoloji sayesinde hızla değişen dünyada iletişimin dinamikleri de hızla değişiyor. Kesintisiz sürdürülen iletişim çalışmalarına, topluma fayda üretmek amacıyla marka için gerçekleştirilen sürdürülebilir sosyal sorumluluk projeleri de eklenince halkla ilişkilerin fonksiyonları işletmenin bugüne yansıyan disiplini ve geleceğinin yatırımı oluyor.
Halkla ilişkiler kişilerin bilinçlerine ve psikolojilerine seslenerek ‘inandırma’ yoludur. Bir şey algılandığı zaman o şey biliniyor demektir. Algıyı yönetmek iletişimi yönetmektir. Algıyı yönetebilmek için tüketicinin motive edilmesi ve onunla duygusal iletişim kurulması gerekir. İletişim, algılamayı yönetmek, davranış biçimleri oluşturmak ve iş hedeflerine ulaşmak için bir araçtır. Algılama yönetimi ile sahip olduğumuz kurumsal görünüm güçlenir ve yayılır. Şirketlerin yaşadıkları itibar sorunlarının temel nedenlerinden biri kendilerini yeterince ifade edememeleri, iletişim süreçlerini belirlenmiş bir stratejiyleverimli yönetememeleridir. Bir başka neden ise iletişim çalışmalarından özellikle pazarlamaya, satışa yönelik ani yükseliş beklentilerinin olmasıdır. Bu yazının asıl konusu bu. Proje bazlı iletişim çalışması ve kısa süreli çalışmalarla ani yükseliş hayali… Yaklaşık 10 yıldır uluslararası markaların yanı sıra gelişmekte olan markalar için de iletişim, kurum kimliği oluşturma, organizasyon, sosyal medya yönetimi konularında destek veren bir marka yöneticisi olarak kobiler için en büyük sıkıntının kısa sürede kolayca tanınır olmak ve iletişim çalışmalarına proje odaklı yaklaşmak olduğunu vurgulamak isterim. Yıllardır pazarda olan en bilindik markaların iletişim çalışmalarını düzenli sürdüren markalar olduğu gözlemlenir. Bazı markaların bu iletişim yolculuğuna uzunca sürecek ve markası yaşadığı sürece devam etmesi gereken bir dünya turu gibi değil de 1 haftalık kısa bir tatil gibi bakmaları daha en başta hayal kırıklığı yaşamalarına neden olmaktadır. Bu yaklaşımın nedenlerinden biri ve en önemlisi de iyi planlanmamış ve doğru yürütülemeyen iletişim planı.
Geleceği yakalayabilmek ve işletmenizin uçsuz bucaksız okyanustaki yolculuğunda rüzgarı iletişimin gücüyle arkasına alabilmesini sağlamak, bunu planlamak ve uygular hale getirmek bir vizyon gerektirir. Her girişimcide de bu vizyon vardır ancak farkındalık, önem sırası ve zamanı iyi kullanabilmek de işin içine giriyor. Bireysel ve mesleki ilkelere uygun davranan, gazetecilikte mesleki ilkeleri iyi bilen, kaynağını sorgulayarak haber hazırlayan, basınla ilişkileri ve yeni medya düzenini iyi bilen, dünyayı takip eden, medyadaki hareketliliği değerlendirip okuyabilen ve markanızın stratejisini ve ilişki yönetimini tüm bunları bir süzgeçten geçirerek tasarlayan, pazarlama bilgisi olan iletişim profesyonelleri ile çalışmak ve kurulan ekibin süreci sistemli, düzenli, istikrarlı bir şekilde yönetmesi markanızın geleceğine katkı sağlayacak ciddi ve önemli bir yatırımdır. Bu başarılırsa örneklerine uzaktan şahit olduğumuz mavi okyanusun derin sularında kaybolan markalardan değil okyanusta büyüyerek, güvenle ve yıllarca süren yolculuklarına en fırtınalı zamanlar da bile devam etmeyi başaran markalar görürüz.
Derya Aslan
CitiPR Ajans Başkanı