Mülakat Kahvesi’nin konuğu reklam sektörü içerisinde birçok yaratıcı kampanyaya, farklı alışılmışında dışındaki gelişmelere imza atmış bir isim… Değerli reklamcılarımızdan Havas İstanbul CEO’su Cüneyt Devrim .
Merhaba Cüneyt Bey, Mülakat Kahvesi’ne hoş geldiniz. Kısaca kendinizden ve CEO’su olduğunuz Havas İstanbul ‘un hikayesinden bahseder misiniz?
Davetiniz için ben teşekkür ederim. Eğitimimden başlarsam, üniversitede mühendislik okudum ve hatta yetmedi üzerine yurt dışında mühendislik masterı yaptım. Gerçi şu anda arayı kapatarak, İletişim Doktora’mı bitirmeye çalışıyorum. İletişime ve reklamcılığa lisans ve yüksek lisans döneminde fazlasıyla ilgim vardı ve özellikle dijital iletişimin de yükselişte olduğu yıllarda ortaklarımla birlikte, Türkiye’ye dönerek dönemin ilk dijital ajanslarından birini kurma kararını aldık. Project House bu şekilde 1999 yılında kuruldu ve bizim yolculuğumuz başladı. İlk yıllar oldukça zor olmasına rağmen zaman içinde dijitalin, reklamcılık içinde önemi ve kapladığı alan hızla gelişti. Bu gelişim yabancı yatırımcıların da dikkatini çekmiş olacak, 2011 yılında Project House, global bir reklam network’ü olan Havas ile ortaklık yaptı. ATL hizmet veren Havas Istanbul o yıllarda network bünyesinde ayrı bir ofiste operasyonlarına devam ediyordu. Bizler de, bu ortaklıktan sonra network’ün parçası ama dijital tarafta kendi operasyonunu yürüten bir ajans olarak yolumuza devam ettik. 2018 başında ATL ve dijital yapıların artık birleşmesi gerektiğine karar vererek yeni bir yapı kurulması kararlaştırıldı. Havas Istanbul ve Project House yeni bir yönetim altında birleşerek yeni Havas Creative Group Türkiye’yi oluşturdu. Bu yapının altında 4 tane ajans oluşmuş oldu, grubun amiral gemisi benim de CEO’luğunu üstlendiğim Havas İstanbul, müşteri deneyimi ve dijital servisler konusunda yoluna devam eden Project House, sağlık iletişimi konusunda hizmet veren Havas Health ve diğer entegre kreatif ajansımız Engage İstanbul. Project House’u da birlikte kurduğum, Serhat Akkılıç’ta Havas Creative Group Türkiye’nin CEO’luğunu üstlendi.
Havas İstanbul olarak, farklı sektörler içerisinde birçok markayı çatınız altında bulunduruyorsunuz. Farklı sektörlerdeki markalarla çalışmanın avantajları ve dezavantajları var mıdır? Bahseder misiniz?
Reklamcılığın doğasında olan bir şey bu ve belki de işimizin en keyifli tarafı. Bir gün deterjan kategorisinin zorluklarını, ev kadınlarının bu konudaki ihtiyaçlarını anlamaya çalışırken bir sonraki gün kış lastiklerini tüketiciye en doğru şekilde anlatabilmek için içgörü peşinde koşuyoruz. Birçok farklı kategoride bu şekilde çalışmak ajans için de çeviklik ve genel iletişim reflekslerini geliştirmesi adına çok değerli. Belirli bir sektöre odaklı olan ajansların bir süre sonra bazı iletişim körlükleri yaşadıklarını yıllar içinde fazlasıyla gördüm.
Project House ve Havas İstanbul’un birleşme fikri nasıl ortaya çıktı?
Doğal bir gelişmeydi aslında. Yıllar içinde bunu birkaç defa düşünsek de artık hem müşterilerimizin beklentileri hem de ajansların durumu itibariyle birleşmek için en doğru zaman olduğuna karar verildi. Sektörde bu tarz bir birleşmeyi ilk yapan biz değildik, son da olmayacağımızı biliyorduk. Bu süreci yaşayan her kurum kendi iç dinamiklerine göre en doğru zamanda bu büyük hamleyi yapmak ister. Biz sanırım daha önce yapılan yanlışlar/doğrular, birleşmenin yapısal formu vs gibi birçok faktörü doğru hesaplamaya çalıştık. İlk bir senenin zor geçeceğini biliyorduk öyle de oldu ama birlikte durduk, hedefimizden yapmak istediklerimizden ödün vermedik. Bizim yanımızda bizimle duran çalışma arkadaşlarımızın da gayretiyle, 2019’da yılın çıkış yapan ajansı, 2020’de de yılın yaratıcı ajansı olmayı başardık.
Bugün birçok marka hem ayrı bir sosyal medya ajansı hem de ayrı bir reklam ajansı ile iş süreçlerini yürütüyor. Sizce bu ikili birbirinden ayrılmalı mıdır?
Yıllardır tartışılan konulardan bir tanesi bu. Tek bir cevabı yok çünkü her markanın şartları, iç yapılanması, bütçesi, ihtiyaçları farklı olduğu gibi ajansların da bu konuda her iki disiplini yönetebilme becerisi aynı değil. Ben ideal şartları düşünerek bu iki iletişim fonksiyonunun artık birlikte yürümesi gerektiğini düşünüyorum. Marka adına tüketiciye ulaşan bir iletişim stratejisi olması gerekiyor ve bunu iki ayrı orkestrasyonla yönetmek oldukça zor. Markalar için organizasyonu, tüketiciler için iletişimin karmaşası dertli. Biz yeni Havas İstanbul’u oluştururken ve dijital ile ATL kreatif ekipleri bir araya tek bir çatı altına getirirken amaçladığımız şey bu orkestrasyonu markalarımız için en iyi şekilde yapabilmekti. Şu ana kadar aldığımız iş sonuçlarından da bu yolda iyi bir mesafe kat edebildiğimizi görüyorum.
Reklam sektörü içerisinde globalde veya ülkemizde sizin de takip ettiğiniz, örnek aldığınız reklamcılar var mıdır? Varsa örnek verebilir misiniz?
Olmaz mı, hem de sayamayacağım kadar çok var. Bizim işimizde ilham almak çok değerli ve o nedenle işini iyi yapan meslektaşlarımızdan daha değerli bir kaynak yok. Ama tabii aldığınız ilhamla işinizi daha farklı daha iyiye götürme sorumluluğunuz da var. Bizim network’ün kurucusu, reklamcılığa adım atmamda rolü olan ve şimdide değerli bir dost olan Jack Seguela, uzun yıllar bağımsızlığını koruyan David Droga, Goodby&Siverstein, Marcello Serpa sayabileceğim birkaç isim…
Bugün hem sosyal medya içerik üretiminde hem reklam yazımında hem de proje üretiminde yaratıcı fikir çok önemli… Yaratıcı olmayan fikirler maalesef güçlü bir etkileşime sahip olamıyor. Sizce yaratıcı fikir nedir, nasıl ortaya çıkar?
Ooo… bu derin bir soru. Bunu saatlerce tartışabiliriz 😊 Mesleğin tek bir amacı var, markanın mesajını, tüketiciye ulaştırmak. Saniyelerin azaldığı, mecraların arttığı, rekabetin zirve yaptığı, tüketicinin maruz kaldığı iletişimin ucu bucağının olmadığı yerde, mesajınızı yerin ulaştırmak adına daha da yaratıcı olmaktan başka seçenek yok. Bu kalın sis örtüsünü yaracak elinizdeki tek güçlü silah yaratıcılık. O da ne kadar iyi fikre, iyi içgörüye ve doğru bir hikaye anlatımına sahipse o kadar keskin olur. Yaratıcı fikir basit ve etkilidir. Gördüğünüz zaman anlarsınız, kendini uzun uzun anlatmaya ihtiyacı olmaz. Tüketiciye de bu şekilde geçer zaten, akılda kalır ve mesajınızı yerine ulaştırır.
Sektörümüzdeki genç meslektaşlarınıza ve iletişim öğrencilerine önerileriniz ve söylemek istedikleriniz…
Reklamcılık bir uygulama sanatı, doğru tecrübeyle pişmek gerekli. Doğru tecrübeyi kazanmak için de sürekli bakmak, görmek ve öğrenmek şart. En önemlisi de doğru ustaların yanına girsinler ve onlardan alabildiklerinin maksimumunu alsınlar. Şu anda kaynak çok, sektör nereye gidiyor, neler konuşuluyor bunları daha okurken meslek otoriterlerinden takip etmeye başlamaları onlar için büyük katma değer sağlayacaktır. Her hafta bir sektör dergisine mutlaka göz gezdirip neler olup bittiğine baksınlar.
Çok başarılı bir söyleşi olmuş. Başarılarınızın devamını dilerim.