Değişim, dönüşüm, inovasyon, yenilik… Dilimizden düşmeyen kelimelere aklımız ne kadar eriyor ya da ağzımızdan çıkanı kulağımız ne kadar duyuyor iyi irdelemek lazım. Teknolojinin giyilebilir hale geldiği ve insan zihnini sınırlayan her engelin aşıldığı modern çağda dönüşümün ne kadar ayak uydurabiliyoruz? Bireysel farkındalıklarımız ve fikri birikimlerimizi hayatımıza ne kadar entegre edebiliyor, şahit olduğumuz dönüşümün ne kadar parçası olabiliyoruz? Gelin hep birlikte bakalım…
“Oyun değiştirici”
Jeff Bezos tarafından Temmuz 1994’te Seattle’da kurulan Amazon, toplam satış hacmi ve piyasa değeri bakımından dünyanın en büyük alışveriş sitesi olarak öne çıkıyor. “Oyun değiştirici” olan Amazon, sadece e-ticaret sektöründe değil bulut bilişim alanında da çalışmalar yürütüyor. Son yıllarda yaptığı en büyük atılımlardan olan Kindle ile alışveriş alışkanlıklarının ardından kitap okuma tercihlerini de değiştiren şirket, bu teknolojisini en çok satılan ürünü haline getirmekle kalmadı; Kindle üzerinden okunabilecek geniş bir elektronik kitap arşivini de web sitesine ekledi. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve İrlanda, Fransa, Kanada, Almanya, İtalya, İspanya, Hollanda, Avustralya, Brezilya, Japonya, Çin, Hindistan, Meksika, Singapur, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri için açtığı web siteleriyle alışverişi online ortama taşıyan, Kindle içerikleriyle kütüphaneleri buluta yükleyen Amazon’un depo ve Kindle Store hariç neredeyse hiç mağazası yok.
Kanalsız televizyon dönemi
Reed Hastings ve Marc Randolph tarafından 1997’de Kaliforniya’da kurulan Netflix’in izlenme oranları kurucularının dahi hayallerinin ötesine geçti. Dünya çapında 100 milyon abone sınırına dayanan platform, kişisel zevk ve tercihlere göre öneriler sunan algoritması, ürettiği içerikler ve özellikle kullandığı iletişim dili nedeniyle kısa sürede vazgeçilmez bir hal aldı. Başta platforma para vermek istemeyen kullanıcılar dahi abonelik konusunda yumuşadı ve bir araya gelerek aile paketlerine üye oldu. HBO, Disney, Amazon Prime, Apple TV gibi oyuncuların varlığıyla pazar bambaşka bir hal aldı. Reklam izleme sorununu da ortadan kaldıran, klasik alışkanlıkları değiştiren Netflix’in bir televizyon kanalı yok.
Simsarlığın böylesi…
Brian Chesky’nin Ağustos 2008’de kurduğu online pazar şirketi Airbnb; farklı turizm deneyimi ve alışılmadık konaklama tarzıyla sektöre bambaşka bir bakış açısı getirdi. 191 ülke, 81 bin şehirde faaliyet gösteren Airbnb, kullanıcılarına dünya çapında 5 milyon ev listeliyor. 2018 verilerine göre her gece ortalama 2 milyon kişi Airbnb aracılığıyla konaklama hizmeti alıyor. 2019 itibarıyla 150 milyon üye sınırını aşan ve komisyon üzerinden gelir elde eden Airbnb’nin kendine ait gayrimenkulü yok.
“Bit”meyen coin!
3 Ocak 2009’da hayata geçen Bitcoin (BTC) ağı, her ne kadar birçok bilinmezliği beraberinde getirse de kısa sürede dünya çapında yatırım, birikim, ödeme alışkanlıklarını önemli ölçüde değiştirdi. Satoshi Nakamoto tarafından, muhtemelen takma ismiyle, manifestosu yazılan dijital para birimi, 22 Mayıs 2010’da 10.000 BTC karşılığında pizza alındığından beri eleştirilerin odağında kaldı. Forbes, Wired, New York Magazine, Reuters, Financial Times, Telgraf dönem dönem Bitcoin için “öldü”, “bitti” dese de kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, ödeme hizmeti sağlayıcıları, perakendeciler tarafından hala aktif olarak kullanılıyor. Herhangi bir merkez bankası ya da resmî kuruluş ile ilişiği olmayan elektronik para birimi BTC’nin fiziksel bir karşılığı yok.
Uber’in arabası yok
Garret Camo ve Travis Kalanick tarafından Mart 2009’da kurulan Uber bir dönem ülkemizde de faaliyet göstermiş fakat “sarı taksi krizi” odağında tırmanan gerilim nedeniyle 16 Ekim 2019 tarihinde İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yasaklanmıştı. Ülkemizde “haksız rekabet oluştuğu” gerekçesiyle faaliyetlerinin durdurulan, mobil uygulamasına ve internet sitesine erişimi yasaklanan Uber, dünya çapında faaliyetlerine tüm hızıyla devam ediyor. 2018 verilerine göre 84 ülke, 760 şehirde 22 bin 263 çalışanıyla farklı segmentlerde taşımacılık hizmeti veren Uber’in kendine ait arabası yok.
Duvarı olmayan okul
2009’da kurulan Udemy, yetişkinlere ve öğrencilere yönelik eğitim teknolojisi, kitlesel çevrimiçi açık ders ve interaktif uygulamaları nedeniyle kısa sürede yaygınlaşan bir öğrenme platformu oldu. 30 milyondan fazla öğrenciye, 60 farklı dilde, 50 bin öğretim görevlisiyle eğitim hizmeti veren Udemy’e şimdiye kadar 245 milyondan fazla kurs kaydı yapıldı. Udemy’nin ayrıca 4 binden fazla işletme müşterisi var ve Fortune 100 şirketlerinin yüzde 80’i çalışanlarını terfi ettirmek için Udemy for Business modelini kullanıyor. Mahmut Hoca’nın “Okul sadece dört yanı duvarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir” sözünü hayata geçiren ve an itibarıyla web sitesi üzerinden 130 binden fazla kurs veren Udemy’nin tek bir sınıfı yok.
Peki bizde ne var ne yok?
Dünya çok uzun zamandır başka bir amaçla, farklı bir yolda yürüyor. Dilden düşmeyen değişim ve dönüşüm için detaylı analizler yapıyor, fayda-maliyet hesaplıyor, verimlilik esaslı ve sürdürülebilir çözümler üretiyor. Önceki yazılarda veri ve örneklerle ele aldığımız gibi tüm bu yenilikleri de “kültür” haline getiriyor. Biz ise hala karar verici konumundaki iletişim dünyası Mennonitleri nedeniyle dönüşümü kendi yarı çapımızla sınırlıyor, hala ofise kaç gün gitsek hesabı yapıyoruz. Sorumluluklar uzaktan da yerine getirilebiliyorsa ofiste olma gerekliliği neden? Farklı sektörler ofis-ev dengesini hibrit bir yapıya dönüştürdüğü için mi bizler de haftada birkaç gün ofise gitme gereği duyuyoruz?
Dünyayı takip etmek, dünyanın gerisinden gelmek demek değildir. 2020 yılında yeniden matbaa sendromunu yaşamanın gereği yok. Yine de elimizden gelen tek şeyi yapıyoruz; Akbil’leri doldurduk, pazartesi dijital dönüşüm yolculuğuna çıkıyoruz!
Can METE
İz İletişim