İletişimcilerin Hayatında İz Bırakan Kitaplar

Her kitap hayatımızda derin izler bırakır fakat bazı kitaplar çok daha derinini… Sektörümüzün yöneticilerinin hayatında iz bırakan kitapları sizler için derledik.

Ozan Özkan – Manifesto İletişim

Hayatımda iz bırakan pek çok kitap oldu, ayrım yapabilmek oldukça zor… Benim için en değerli kitaplardan biri MIT’de iktisat profesörü olan Daron Acemoğlu’nun birbirine benzeyen ulusların ekonomik ve politik gelişmeleri arasında neden büyük farklar olduğunu masaya yatırdığı Ulusların Düşüşü kitabı olabilir. Dünyaya bakışınızı değiştirecek pek çok “izm” ile biten kavramın bugün geldikleri noktaya açıklık getiriyor.

 

Yasemin Sadıkoğlu – Keys İletişim

2003 yılında okuduğum “De La Part de la Princesse Morte” Kenize Murad’ın kitabı sanırım hayatımda en etkileyici kitap oldu.

Orijinalini Fransızca yazdığı için ben kitabın Fransızcasını okumayı tercih ettim. Kitap; bir genç kızın hayatının nasıl değiştiğini anlatıyor. Bir ülkenin sultanlığından mütevazı hayata geçişi tasvir ediyor. Hikayenin gerçek olması, yazar ile “par alliance” akrabalığımın olması; bana ayrı bir okuma şevki oldu. 23 yaş değişim, iş hayatına giriş zamanı. dönemdeki yaptırımlar, mecburiyetler, başka ülkede sürgünde olma hissi, eski tip aşklar dolu dolu dönemsel bir yolculuğa çıkarıyor. O zamandan çıkardığım ders: “Aslında statü dediğimiz tamamen bir illüzyon, önemli olan evimizde, her akşam yatağımıza girdiğimizde kafamızı kurcalayan düşünceler. Bu hayatta bize tek iyi gelen şey “iyi olmak”tır. Ve aşk varsa ortada hiçbir engel, sınır tanımaz. Çalışmak ve okumaksa ruhun en temel gıdasıdır.”

Işıl Arıdağ – ÜNİTE Edelman

Severim okumayı, prospektüs okurum, menü okurum, iş kitabı okurum, kişisel gelişim okurum, aşk romanı da macera da okurum, elime fiş geçse onu da okurum. Dolayısıyla dağınık bir yelpaze gibidir okuduklarım, sevdiklerim. İz bırakanlar bazen biyografi olur, bazen ciddi bir iş kitabı. Kitap beni içine alıyorsa tamamdır benim için. Çoğu zaman da unuturum hikayesini, geriye sadece birkaç anı kalır.  Bazı kitaplar vardır ki, her satırını hatırlarım. Bunlardan biri de Küçük Kadınlar (Little Women)

Louisa May Alcott’un 1868 yılında yazdığı Küçük Kadınlar, henüz 12 yaşımdayken İngilizce okuduğum ilk roman. Yaz ödevi olarak zorunlu başladığım bu kitabın, 60 yaşımdayken ‘en etkilendiğim kitap’ sorulduğunda ilk aklıma gelmesi ilginç değil mi?

Bir ailenin Amerika’daki iç savaş nedeniyle yaşadığı drama tanık olurken, dört kız kardeşin aynı olaylara karşı duygusal tepkilerini incelerken bulmuştum kendimi.  Acıları ve üzüntüleri ile nasıl baş ettikleri, umudu nasıl aradıkları? Sevginin nasıl birleştirdiği, iyileştirdiği.  Nasıl olur da küçücük kız çocukları aynı evde, bu kadar farklı karaktere sahip genç kadınlara dönüşürdü!

Güzelliği, resme kabiliyeti  ve zenginlik hayalleri ile öne çıkan bir kardeş, ailenin göz bebeği  müziğe düşkün uysal bir kız kardeş, en büyük olduğu için ikinci anne rolünü üstlenen bir abla ve toplumun kız çocuklardan beklediği ‘hanımefendi’ rolünü benimsemeyen Jo.

Farklı karakterde dört genç kızdan beni en çok etkileyen karakterin adı Jo idi.  Toplumun güzellik anlayışını karşılamayan Jo’nun çok önemli bir özelliği vardı; okuma ve öğrenme hevesi, aklı, duygusal derinliği, düşüncelerini kâğıda dökebilme yeteneği. Küçücük çatı katında yazdığı tiyatro oyunlarını kız kardeşlerine oynatarak yazılarını canlandırma aşkı.

Gücü görmüştüm ben bu genç kızda; yaşadığı tüm acılara ve toplumun tüm dayatmasına rağmen kendi bildiğinden, kendi hedefinden vazgeçmemesinden etkilenmiştim ben bu genç kadının.  ‘Kadın’ kelimesinin bu kadar sade, ancak bir o kadar da güçlü olmasından etkilenmiştim ben bu romanda.

Belki o yüzden dolu dolu ‘kadın’ demeyi severim ve çok gurur duyarım ‘kadın’ olmaktan.  Belki ta o zaman ‘güçlü kadın’ ifadesini kaydetmişim beynime. Belki o yüzdendir yıllardır kadınların güçlenmesi için çabam.

1832 doğumlu yazar Louisa May Alcott’un gençliğinde önde haklarının gelen kadın savunucularından biri olması da beni etkilemiş olabilir mi?

S. Işıl Kaya – Hill & Knowlton Strategies

İletişim bir sanattır. Ve bu sanat, kelimelerin gücünü kavramış ve onu gerektiği yerde güçlü bir şekilde kullanmayı bilenleri yüceltir. Bilgi ve sözcüklerin gücünü kullanmanın anahtarı, size çok klişe gelebilir ama gerçektir, çok ama çok okumaktan geçer. Güçlü bir kalem ve doğru aktarım becerisi, iletişimle ilgili hangi dalı seçerseniz seçin sizi özel ve güçlü kılacaktır.

Avrupa edebiyatının ilk eseri sayılan Homeros’un İlyada’sını, dünya şiirinin başyapıtı Dante’nin İlahi Komedya’sını, Yaşar Kemal’in İnce Memed’ini, Karacaoğlan’ı, Yunus Emre’yi, Rus Klasikleri deyince akla gelen ilk isimlerden olan Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sını, Tolstoy’un Anna Karanina’sı, Jerzy Kosinski’nin Boyalı Kuş’unu, Shakespeare’nin sonelerini (Can Yücel’in çevirileriyle), Yüzyıllık bir yalnızlığa bizleri hapseden Gabriel García Márquez’i, Nutuk’u, Gılgamiş Destanı’nı, Henry Miller’in Yengeç Dönencesi’ni, Mario Puzo’nun Baba’sını, hayatınızda önemli olduğunu düşündüğünüz kişilerin otobiyografilerini, binlerce yıldır insanların ellerini açarak ettikleri duaları, MİT’leri, Yunan tanrılarını ve daha saymayı unuttuğum onlarca kitabı okumadan olmaz.

Ama tüm bunların içinde beni en çok etkileyen ve mutlaka okumanızı önereceğim kitabı sizinle paylaşmak isterim; Cervantes’in Don Kişot’u… Nobel Enstitüsü’nde, dünyaca ünlü 100 yazar tarafından, “tüm zamanların en iyi kurgu eseri” seçilen, Shakespeare’den, Homeros’a, ondan Tolstoy’a birçok ünlü yazarın eserlerini gölgede bırakan, insan hallerinin tümünü içeren, Borges’in “Dünyadan bütün kitaplar gidebilir sadece Cervantes kalsın” sözleriyle hak ettiği yeri bulan muhteşem bir eser.

Şunu unutmayın, yazı diline hakimiyet, sektörde bugün bile önemini koruyor. Aranan ve tercih edilen bir iletişim uzmanı olmak istiyorsanız, okuyanları içine çekip alan, ilgi uyandıran bir içeriğin nasıl hazırlanacağını bilen, iyi bir hikaye anlatıcısı olmanız gerekiyor.

Son olarak; “En parlak başarılar sözcüklerle perçinlenmezse ışıltılarını kaybederler.”

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Yazılar