Koronavirüs nedeniyle evlerimize kapanmamızın üstünden uzunca bir süre geçti. Kurum ve şirket mensupları mesai saatlerini evden çalışarak geride bıraktı. Hal böyle olunca başta kurumsal iletişim, ajans ve medya çalışanlarının ana işi olan “iletişim”, her zamankinden daha önemli bir boyut kazandı.
Artık toplantılarımızı Skype, Zoom, Google Hangouts gibi mobil ya da masaüstü uygulamalar aracılığıyla görüntülü olarak yapıyor, iş kalemlerimizi WhatsApp, iMessage, Telegram gibi anlık mesajlaşma uygulamalarıyla yürütüyoruz. Dosyalarımızı WeTransfer, Dropbox, SendSpace ile iletirken, iş süreçlerimizi Trello, Slack, Asana üzerinden takip ediyoruz. Televizyonu geride bırakıp birinci ekran haline gelen akıllı telefonlarımız aracılığıyla sosyal medya hesaplarımızdan içerikler paylaşıyor, paylaşılan içerikleri retweet ve reshare ediyor, hikâyelerimize eklemeler yapıyoruz. Teknolojik değişimlerin şekillendirdiği iletişim dünyasının mensupları olarak çoğumuz bu dijital evrime çoktan ayak uydurduk. Fakat karantina süreci nedeniyle iletişim dünyasının Mennonitleri birer birer afişe olmaya başladı.
Geride bıraktığımız iki haftayı gözünüzün önüne getirin. Kaçınız video konferanslarda mikrofonu ya da kamerayı açamayan marka sorumlularıyla karşılaştı? WhatsApp üzerinden gönderilen görsellerin kalitesinin düştüğünü yeni öğrenen kaç çalışan vardır? WeTransfer’den iletilen dosyaları cep telefonundan açmayı beceremeyen kaç kişi varmış çevrenizde? Herkesin soluğu online mecralarda aldığı bu dönemde heves edip açtığı sosyal medya hesaplarının şifrelerini geri alamayan kaç üst düzey yönetici vardır sizce? Gülümsediğinizi hisseder gibiyim.
HEDEF KİTLE DEVASA
Ürkütücü olan yalnızca bu da değil. İletişimcilerin içerik ya da hizmet ürettiği kitle dev boyutlara sahip ve sayıları her geçen gün artmaya devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2019 Yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’na göre 16-74 yaş grubunun internet kullanım oranı yüzde 75,3. We Are Social ve Hootsuite tarafından her yıl hazırlanan İnternet ve Sosyal Medya İstatistikleri-Digital 2019 in Turkey verilerine göre ülkemizde 59.36 milyon internet kullanıcısı, 52 milyon aktif sosyal medya kullanıcısı, 44 milyon aktif mobil sosyal medya kullanıcısı var. Yetişkin insanların yüzde 77’sinde akıllı telefon, yüzde 48’inde masaüstü ya da dizüstü bilgisayar, yüzde 25’inde tablet bulunuyor. Bu tabloya göz önüne alındığında teknolojiden yukarıdaki örneklerdeki kadar uzak kalmanın, iletişimle bağdaşan bir yanı olduğunu söylemek çok güç.
NE YAPMALI?
Gelişen teknoloji iş süreçlerini ne kadar kolaylaştırsa da uygulama ve sistemleri kullanabilmek için insanların öğrenmeye ve kendini geliştirmeye devam etmesi gerekiyor. Bunun yolunun “ters mentorluk” olduğuna inanıyorum. General Electric’in efsane CEO’su Jack Welch, bu yöntemin profesyonel manada ilk uygulayıcılarından biri olmayı başardı. Üstelik bundan tam 21 yıl evvel! Yönetim kademesinin tamamına, şirketin genç çalışanlarından internet eğitimi aldıran Welch, sorun ortaya çıkmadan çözümü uygulamaya geçirmişti bile. Ülkemizde de Turkcell’in yanı sıra, Akbank ve Bosch gibi birçok şirket yeni teknolojiler, internet, sosyal medya kullanımı gibi konularda kendi kaynaklarını kendi yatırımları olarak yeniden değerlendiriyor. Ters mentorluk sisteminin BB ve X kuşaklarının dijital okur yazarlık seviyesine katkıda bulunmasının yanı sıra Y ve hatta Z kuşağına da daha fazla imkân ve sorumluluk vererek özgüven aşılayacağı aşikâr. Ulusal ve uluslararası şirketlerin bundan 21 sene evvel fark ettiği bu gerçeği, iletişim sektöründeki yöneticilerin kısa vadede kendileri, orta ve uzun vadede ise firmaları ve sektörleri için fark etmesi gerekiyor.
Sir Alex Ferguson’un “Liderlik” kitabında söylediği gibi; “Gençler bir kuruma fantastik bir ruh katabilir; bir genç kendisine ilk büyük şansı tanıyan kurumu asla unutmaz. Bunu ömür boyu süren bir sadakatle geri öder.” Bundan daha akıllıca bir yatırım, daha doğru bir iletişim olabilir mi?
Can METE
İz İletişim
Sosyal Medya Direktörü
1 yorum