Evden çalışmak ya da tüm gün çalışmak, işte bütün mesele bu

Aralık 2019’da Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan Koronavirüs, kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına aldı. Birçok ülkede alınan önlemler birbirini izlerken, kurum ve şirketlerin neredeyse tamamı iş güçlerini evden çalışma sistemine yönlendirdi. Özellikle asrın son çeyreğinde yaşanan ekonomik ve teknolojik gelişmelerle ortaya çıkan bu yeni istihdam türü, birçok ülkede kabul gördü ve hayatımıza entegre oldu.

Dünyada farklı sektörlerde bu sistemle katma değer üreten birçok şirket var ve evden çalışan sayısı git gide artıyor. 2010 yılında İngiltere genelinde 884 bin olan evden çalışan sayısı bugün tam iki katına çıkmış durumda. Amerika’da ise Kaliforniya merkezli Automattic şirketindeki 70 ülkeye yayılan 900 kişini tamamı işlerini evden yürütüyor. Şirket çalışanlarından biri geçen yaz BBC’den Felicity Hannah’a verdiği röportajda “Ofissiz çalışma ortamları, yeteneğe ulaşabilmenize ve fırsat verebilmenize olanak sağlıyor. Artık kimse ofis kelimesini telaffuz dahi etmiyor. Bu kültürümüzün bir parçası halini aldı” diyor. Burada dikkat edilmesi gereken tek kelimenin “kültür” olduğuna inanıyorum.

Bildirimler Susmuyor

Ofis ortamında belli olan mesai saatleri, işverenlerin de beklentilerini sınırlıyor. Fakat belki de “kültür” olarak hazır olmadığımız evden çalışma sistemine zorunlu geçişimiz, mesai kavramını neredeyse ortadan kaldırmış durumda. Gün boyu yağan mailler, akıllı telefonların yarım gün dahi dayanamayan şarjları ve WhatsApp gruplarının sonu gelmeyen bir toplantı masasına dönüşmesi psikolojik bir baskı hatta mobbing boyutu kazanıyor. Yapılan araştırmalar da bu durumu verilerle gözler önüne seriyor. Panamalı bir şirketin uluslararası çapta araştırmasına göre; ABD’de günlük ortalama çalışma saati mart ayından bu yana 3 saat arttı. İngiltere, Fransa, İspanya ve Kanada’da evden çalışanlar günde 2 saat daha fazla mesai yaptı. Hollanda, Danimarka, Belçika ve Avusturya’da ise evden çalışanların bir saat daha fazla çalıştığı ortaya çıktı. Araştırmaya göre çalışanların ev ve iş yeri ayrımını kaybetmesi, masa başında aşırı zaman geçirmesi ve iş verenlerine çalıştıklarına ispat etme çabalarının da fazla mesaiye yol açıyor.

Kanun ne diyor?

Peki durumu düzeltmek için kim adım atmalı? İşverenler mi? Çalışanlar mı? Yoksa kanun koyucular mı? İş Kanunu’na göre, kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırk beş saati aşan çalışmalar fazla çalışma olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla fazla çalışma ücreti ödenmesi gerekiyor. Fazladan çalışılan her bir saat için verilecek ücret, normal ücretin saat başına denk gelen miktarının yüzde yirmi beş fazlası üzerinden ödenmeli. Öte yandan fazla mesai yapan çalışanlar dilerlerse bu çalışmaların karşılığında zamlı ücret yerine, fazla çalıştığı her saat için doksan dakikayı, fazla sürelerle çalıştığı her saat karşılığında ise yetmiş beş dakikayı serbest zaman olarak kullanabiliyor.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 66. Maddesine göre işçinin işinde ve her an iş görmeye hazır bir halde bulunmakla beraber çalıştırılmaksızın ve çıkacak işi bekleyerek boş geçirdiği süreleri çalışma süresinden sayılan hallerden saysa da bu konuda yasal bir düzenleme olmadığı için çalışanlar evde iş ile ilgili geçirdikleri süreler için fazla mesai ücreti talep edemiyor.

Aksiyon elzem

Üstüne üstlük bir de tamamen evden çalışma sistemine geçtiğimiz şu dönemde mesainin nerede başlayıp nerede bittiğini kestirebilen de yok. İş Kanunu’na sadece dört yıl önce yapılan bir düzenlemeyle eklenen evden çalışma sistemine ilişkin maddeler kimi, ne kadar koruyor? İş Kanunu’nun 14’üncü maddesinin 4’üncü fıkrasında yer alan metinde koruma kapsamına alınan “evden çalışanlar”, rızaları ile işe girerken bu sistemi seçenler. Hepimiz salgın nedeniyle zorunlu olarak evden çalışıyoruz ama hukukta “evden çalışanlar” olarak geçmiyoruz. Sonuç olarak süreç gereği mecburen evden çalışanları koruyan herhangi bir yasa ya da buna ilişkin bir madde yok.

Elbette krizler olağan dışı zamanlardır ve olağan dışı aksiyonlar gerektirmektedir. Peki çalışanlar ay sonunda maaşlarını da bu duruma paralel olarak “olağan dışı” mı alacaktır? Ya da mesailerin ofis ortamında olduğu gibi belirli süreler arasında kalması için gerekli adımlar atılacak mıdır? Bunu zaman gösterecek.

Yine de “her şeyin başı sağlık” diyor, içinden geçtiğimiz bu sürecin bir an evvel bitmesini temenni ediyorum.

Can Mete
İz İletişim
Sosyal Medya Direktörü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Yazılar