En Hassas Terazi: İtibar

Takvimler 2008’i gösteriyordu. Futbol dünyasının yeni yıldızı Cristiano Ronaldo’nun Manchster United ile Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olarak adını duyurmaya başladığı, A Milli takımımızın tarihi başarısı Avrupa Futbol Şampiyonası üçüncülüğü ve futbol endüstrisinin tepe noktada olduğu yıllar. 

Futbol efsanesi Platini’nin henüz yolsuzluk dosyalarıyla futboldan men edilmediği ve UEFA Başkanı olarak görev aldığı yıllar. Anlayacağınız futbolun gerçek anlamda futbol olarak hissedildiği tutkulu yıllar.

Bu yıl sadece futbol adına keyifli bir yıl değildi. UEFA’nın daha sonra “Sıfır Tolerans” diyerek bahsedeceği ırkçılık karşıtı çalışmalara başladığı bir yıldı. Eğitimlerin, reklam çalışmalarının ve kampanya süreçlerinin neticesinde de Platini’nin başkanlığında mesaj belli olmuştu: No To Racism.

Dünya iletişim tarihine damgasını vurmuş üç proje sayacak olsam bir tanesi kesinlikle No To Racism kampanyası olurdu. Mesajının netliği, sürdürülebilirliği ve iletişiminin futbolcular üzerinden her maçta verilmesi bir yana dokunduğu ve farkındalık yaratmaya çalıştığı konu ne yazıktır ki hala dünyanın kanayan yaralarından. 

Dün akşam dünya futbolu için büyük bir utanç ve UEFA için iletişim krizi yaşandı. Yıllardır Türkiye’de spor kariyerini önce oyuncu daha sonra teknik anlamda icra eden Pierre Webo tüm dünyanın gözleri önünde, Şampiyonlar Ligi maçının içerisinde ve maçın hakemi tarafından ırkçı bir yaklaşıma maruz kaldı. Bu yaklaşımın ardından Başakşehir Spor Kulübü hakemin maçtan ayrılması yönünde talepte bulunmasına rağmen UEFA hızlı bir aksiyon alamadı ve temsilcimiz maçtan çekilme kararı aldı. 

Kısa sürede sosyal medyaya yansıyan olaya karşı hem Türk hem de dünya kulüplerinden destek mesajları yağdı. Yüzbinlerce tweet atıldı, milyonlarca etkileşim yaratıldı. Buradaki en ince çizgi ise UEFA’ya ve hakeme karşı verilen tepkilerin yine UEFA’nın 12 yıldan uzun süredir verdiği “No To Racism” mesajla verilmesi oldu. Yıllardır ilmek ilmek dokunan, milyonlarca dolar reklam değerine ulaşan, dünyanın en ünlü isimlerinin yer aldığı bir proje işte bu şekilde yok olabiliyor. 

Konuyla ilgili hem düşünüp hem de dün gece iletişimci arkadaşlarımla konuşurken şu soruyu sordum; “Acaba UEFA bu tepkileri hak ediyor mu?” yanıtı kısa sürede verebildim. Eğer UEFA gibi dünyanın belki de en büyük yönetimlerinden ve markalarından biri “Irkçılığa Sıfır Tolerans” diyerek bu alanda iletişim yönetebiliyorsa bunun reklam ve iletişim çalışmalarının ötesine geçmesi gerekir. Hakemlerden saha görevlilerine, futbolculardan teknik heyete, UEFA çalışanlarından takım yöneticilerine kadar ciddi ve kapsamlı bir eğitim süreci gerekiyor. Kaldı ki UEFA’nın bu konuda zaman zaman eğitimler verdiği de biliniyor, yeterliliğinin sorgulanması için dün yaşanan olay rehber olacaktır.

Dünyamızın ortak ve yok edilmesi gereken sorunlarından ırkçılık için bu çalışmaları yıllardır sürdüren fakat maalesef gidecek çok yolumuz olduğunu gösteren UEFA hızlı bir şekilde olayla ilgili soruşturma açıldığını duyurdu. Umuyorum yaşanan bu olay doğru bir şekilde çözüme kavuşur ve gerçek anlamda samimiyetini hissettiğim No To Racism kampanyası aynı inatla ırkçılığa karşı sıfır tolerans göstererek dün yaşanan olayların tekrar yaşanmamasını sağlar. 

Pierre Webo ve Başakşehir SK başta olmak üzere tüm takımlarımızı da duruşlarından ötürü tebrik etmek gerekiyor. Ayrımcılık kazanmayacak.

Bilal Boğa
Halklailiskiler.co – Genel Yayın Yönetmeni;
bilal@halklailiskiler.co

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlgili Yazılar