Akare İletişim Ajansı Başkanı Aykun Murat Alan ile bu hafta, sağlıkta iletişim sektörünü, COVID-19 dönemi ile sağlık iletişiminde yaşanan değişimleri ve daha fazlasını DM’den sohbetimizde ele aldık. Keyifli okumalar!
Cennet Şahin
Halklailiskiler.co – İçerik Editörü
- Sağlık iletişiminde ön plana çıkan bir ajans olarak, markalara, sunduğunuz hizmetler nelerdir?
Her şeyden önce; herkese önce sağlık, sonrasında başarı ve ilham dolu bir 2021 yılı diliyorum. Umarım bir önceki sene hayata geçiremediğimiz profesyonel ve sosyal hedefleri, yeni yılda uygulama imkanına sahip oluruz.
Öncelikle kıymetli yorumunuz için teşekkürler. Söylediğiniz gibi çeşitli sektörlerin yanında (B2B, spor, gayrimenkul, dekorasyon, turizm, gastronomi) uzun zamandır sağlık endüstrisinin farklı oyuncularına yönelik iletişim faaliyetleri yürütüyoruz. Sağlık iletişimi özelinde danışanlarımız arasında hastaneler, özel sağlık kuruluşları ve her biri farklı branşlardan olmak üzere hekimler mevcut.
AKare İletişim Yönetimi; PR, dijital, kreatif, etkinlik yönetimi ve pazarlama iletişimi alanında faaliyetler sürdüren ve bir markanın ya da bireyin tüm iletişim ihtiyaçlarına kendi çatısı altında çözüm üretebilen bir halkla ilişkiler ajansı. Bu anlamda sağlık iletişimi çalışmalarında da, iş ortaklarımıza yönelik verdiğimiz birçok hizmet söz konusu.
Bu hizmetler içerisindeki amiral gemilerinden kısaca bahsedecek olursak; kendi içerisinde çeşitli alt dalları ve uzantıları bulunan stratejik medya ilişkileri yönetiminin yanı sıra içerik üretimi tabanlı dijital mecra yönetimi, dijital pazarlama iletişimi yönetimi, kurumsal kimlik yönetimi, kurumsal yayıncılık, etkinlik yönetimi, kurumsal sosyal sorumluluk proje yönetimi ve kriz iletişimi yönetimini saymamız mümkün.
Tam da bu noktada altını önemle çizmem gereken kritik bir konu ise; ülkemizde sağlık iletişimi faaliyetleri gerçekleştirirken, resmi makamlarca belirlenen mevzuata uygun çalışmalar yürütmeniz gerekiyor. Elbette bu kuralların, günümüz şartlarındaki geçerliliği çok uzun zamandır hekimler ve sağlık profesyonelleri tarafından tartışılıyor ancak aksi bir durumda markalara ya da bireylere çeşitli yaptırımlar uygulanabiliyor. Dolayısı ile sağlık iletişimi yaparken baz aldığımız en kritik noktalardan birisi, mevzuatça belirlenen sınırlamalar içerisinde kalarak, sağlık endüstrisindeki iş ortaklarımıza en doğru danışmanlığı sağlayabilmek ve AKare İletişim Yönetimi olarak, bu alandaki regülasyonlara son derece hakim bir halkla ilişkileri ajansı olduğumuzu söyleyebilirim.
- Sağlık iletişimi alanında yoğun olarak hizmet vermenin avantaj ve dezavantajlarını COVID-19 dönemi ile beraber değerlendirmeniz mümkün mü?
Açıkçası ülkemizde COVID-19 vakaları resmi makamlarca açıklanmaya başlandığı 10 Mart tarihinden sonra çeşitli endişeler yaşamadığımızı söyleyemem. Çünkü kendimizi bir anda, daha önce eşi benzeri görülmemiş katastrofik bir hadisenin tam ortasında bulduk.
Ekip arkadaşlarımızla beraber bu süreci nasıl en sağlıklı şekilde yönetebileceğimize dair sayısız toplantılar yaptık. Hemen sonrasında, sağlık portföyümüzde yer alan marka ve bireylerle gerek online gerek yüz yüze toplantılar gerçekleştirerek, ilerleyen dönemde bizleri ne gibi süreçlerin beklediğine dair fikir alışverişinde bulunduk ve gelecek dönemin projeksiyonunu çıkarttık.
İlerleyen günlerde COVID-19 salgını, özellikle iletişimi etkin bir şekilde yönetme eğilimindeki sağlık kurumları ve sağlık profesyonelleri için de önemli bir misyon oluşturdu. Bu misyon, ilk etapta hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmeyen bir virüs hakkında kamuoyunu en sade ve en doğru şekilde düzenli olarak bilgilendirmekti ve bunun da en etkili yolu, geleneksel ve dijital mecralar aracılığı ile insanlara ulaşmaktı.
Bu kapsamda, gerek sağlık endüstrisinde faaliyet gösteren kurumlar ve gerek hizmet verdiğimiz hekimler adına, COVID-19 tandanslı yepyeni iletişim stratejileri geliştirdik ve toplumdaki her kesimin rahatlıkla anlayabileceği açıklıkta ve sadelikte bir iletişim dili benimseyerek, gerçekleştirdiğimiz bütünleşik iletişim çalışmaları ile bu dezavantajlı durumu avantaja çevirdik.
Salgının içerisindeki bu “öğrenme eşiği”, elbette bizim için kolay bir sekans değildi zira COVID-19, tıpkı tüm dünyada olduğu gibi bizim de daha önce gördüğümüz, duyduğumuz, deneyimlediğimiz bir salgın değildi. Öyle ki danışmanlık verdiğimiz sağlık kuruluşlarının yöneticilerinin yanı sıra her biri farklı branşlardan hekimlerin bile, hastalıkla ilgili gelişmelere karşı yorumları, bizleri günbegün şaşırtıyordu zira onların da hakkında fikir sahibi olduğu bir hastalıktan bahsetmiyorduk.
- Bu olağanüstü dönem ile beraber çalışmalarınızda ne tür değişiklik yaşadığınıza dair bir makaleyi bizimle paylaşırsanız çok memnun oluruz.
Bu sorunuza farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum. Sağlık iletişimi yapan ajansların en önemli misyonlarından birisi hiç kuşkusuz iletişim çalışmalarında kamuoyunu bilgilendirdiklerini ve günün sonunda bireylerin yaşamına dokundukları gerçeğini unutmamaları.
Ajansların, sağlık alanındaki iş ortakları adına, gerek konvansiyonel ve dijital basında ve gerek dijital mecralarda gerçekleştirdiği tüm iletişim çalışmalarında hedef kitle, hiç kuşkusuz çoğunlukla toplum; yani insan. Dolayısı ile insanları bilgilendirmek, onların hayatına pozitif dokunuşlar yapabilecek bilgiyi en doğru, en eksiksiz ve en sade şekilde herkesin anlayabileceği şekilde aktarabiliyor olmak çok mühim.
Bu mühim görev, pandemi sürecinde daha da önem kazandı ve sağlık alanındaki iş ortaklarımız adına gerçekleştirdiğimiz iletişim çalışmalarının eksenini buraya çevirerek, her bir iş ortağımızın iletişim hedefleri ve hedef kitlesi nezdinde COVID-19 ile ilgili özel içerikler üretmeyi çok önemsedik.
Bunu yaparken de salgınla ilgili kamuoyuna yansıyan her bir haberi, her bir gelişmeyi ve her bir detayı inceleyerek, takip ederek, ince eleyip sık dokuyarak, iletişim çalışmalarımız içerisine entegre ettik.
Hala da salgın bitmiş değil ve hala da bu sürecimiz devam ediyor. Bugünlerde mutasyon konusu, aşı konusu gündemin ilk sıralarını meşgul eden konular ve bizim de aynı şekilde yakından takip ettiğimiz konular.
Her ne kadar bizler sağlıkçı olmasak da, doğru iletişim yapabilmek ve bu olağanüstü süreci selametle atlatabilmek için COVID-19 süreci ile ilgili hiçbir detayı atlamak istemiyoruz.
Herkese sağlık ve huzur dolu günler dilerim…