Pandemi sebebiyle sektörümüzün deneyimli isimleriyle aynı mekanlarda bulunamasak ve ajanslarında ziyaret edemesek de Mülakat Kahvesi’ni soğutmak istemiyoruz… Excel İletişim ve Algı Yönetim CEO’su Burçak Taşkın ile kahvelerimizi uzaktan uzağa yudumlarken koyu bir sohbete doğru yola koyulduk.
Öykü Deniz Çam
Merhaba Burçak Hanım, Mülakat Kahvesi’ne hoş geldiniz. Kendinizden ve ajansınız Excel İletişim’in hikayesinden bahseder misiniz?
Excel İletişim Figen İsbir tarafından 1994 yılında 360 derece iletişim bakış açısıyla kuruldu. 2018 Eylül’de kaybettiğimiz Figen Hanım’ın vizyonuyla önce İletişim Danışmanlığı daha sonrasında da Algı Yönetimi tanımını aldı. Öncesinde Hill&Knowlton ve 2008’den bugüne de Flesihman Hillard Türkiye temsilciliğini sürdürüyoruz. Ben de 16 yıldır çeşitli pozisyonlarda görev aldığım Excel’de 2016’dan beri CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görevime devam ediyorum.
MediaCat tarafından yayınlanan The Cat Report 2019’da “Yılın En Başarılı PR Ajansı” seçildiniz. Bu başarıya Excel İletişim’i götüren kilometre taşları nelerdi? Ve bu ödülün almanızdaki en büyük değerinizin ne olduğunu düşünüyorsunuz
Açıkçası ödüllerin verdiği motivasyon ve değeri 2009’da keşfettik diyebilirim. Sağlık Bakanlığı için hayata geçirdiğimiz Dumansız Hava Sahası kampanyasının Dünya Sağlık Örgütü tarafından ödüllendirilmesi, sonrasında o dönemde bir reklamcılık ödülü olan Altın Effie’yi almaya hak kazanan ilk PR ajansı olmamız bizi bu konuda cesaretlendirdi. Yaratıcılığın sadece “Kreatif” ajansların bir silahı olmadığını düşünüyoruz. Bugün hangi işi yaparsanız yapın içinde mutlaka yaratıcılık olmalı… Tabii ki yaratıcılık tek başına yeterli değil, Excel’de iyi fikrin formulü olarak tanımladığımız Strateji + Uygulanabilirlik de iyi bir işin olmazsa olmazı. Doğru içgörüden hareket eden bir yaratıcı çözüm, kapsamlı düşünülmüş bir strateji ve uygulamadaki detaylar yerli yerinde olduğunda yaptığınız işin ödüllerini pek çok açıdan toplayabiliyorsunuz.
Dünya olarak zorlu ve daha evvel deneyim edilmemiş bir süreçten geçiyoruz. Kriz iletişimi hazırlayan ve yöneten bir sektör olarak krizle karşı karşıya kaldık. Bu süreçte siz ajans olarak nasıl bir çalışma sistemine geçiş yaptınız?
Risk radarlarımızın açık olması bu konuda işimize yaradı diyebilirim. Hazırlıklarımıza henüz Türkiye’de vaka açıklanmamışken başlamıştık. Maaile Excel geleneğini yine bozmadık ve 13 Mart itibariyle tüm çalışma arkadaşlarımızla evden çalışma sistemine geçtik. Bunu yapan ilk ajanslardan olmak sonraki zorlaşan süreçte kendimiz yerine müşterilerimizin kriz yönetimi konularına odaklanmamızı sağladı.
Covid-19 ile birlikte markalar dijitale daha fazla kanalize oldu ve kriz iletişimini büyük oranda sosyal medya kanalları aracılığıyla yönetti. Siz Excel İletişim olarak markalarınızla ne gibi çalışmalar gerçekleştirdiniz?
Dijital platformlar, sosyal medya kanalları krizden önce de önemsediğimiz bir mecraydı. Bu kriz süreci de fikrimizi destekler nitelikte yalnızca geleneksel medyayı bir araç olarak kullanamayacağımızın kanıtı oldu. İlk birkaç hafta senarist gibi çalıştık. Başımıza gelebilecek hemen hemen her şeyin senaryosuna karşı hazırlıklar yaptık. Dönüşen alışkanlıklar ve iletişim kanallarına uygun olarak iş ortaklarımıza proaktif çalışmalar hazırladık. Gündemi anlık ve çok sıkı şekilde takip ediyoruz, anlık raporlamalarla kriz ortamında gelişen ya da gelişeceğini öngördüğümüz iletişim fırsatlarını yakalamayı ve markalarımızın proaktif şekilde bu gündemde yer almasını sağlıyoruz.
Hem sektörümüzden isimler hem de farklı sektörlerden iş insanları “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, çok farklı bir çalışma sistemine ve dünya düzenine uyanacağız.” minvalinde görüşler belirtiyor. Farklı sektörlerden birçok markaya hizmet veren bir ajansın yöneticisi olarak siz bu görüşler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak çok iddialı bir söylem, en azından insan yine insan olarak kalacak. Yani sosyalleşme ihtiyacı her zaman baki… Ben yeniden sinemalara, konser alanlarına, sokaklara döneceğimize inanıyorum. Bu süreçte sorguladığımız şeyler elbette var. Mesela işe gitmek için harcanan süre ya da toplantıya katılmak için trafikte geçirilen 2 saatin önemi daha iyi anlaşıldı. Bu krizin, zaten dönüşmekte olan iş alışkanlıklarının dönüşümünü hızlandırdığını söyleyebilirim.
Sektörümüzdeki genç meslektaşlarınıza ve iletişim öğrencilerine önerileriniz, söylemek istedikleriniz…
Maltepe Üniversitesi’ndeki öğrencilerime de söylediğim gibi, merak edin, araştırın, ve etrafınızda olan bitenin farkına varın. Bir iletişimcinin öncelikle bütüne ve gerçeğe hakim olması gerekir. Oysa ki gerçek görecelidir ve dijital dünyanın algoritmalarının bize dayattığı gerçekler var. Sevdiğiniz müziklere benzeyen müzikler, filmler, şunu alan bunu da aldılar, okuduğunuza benzer açıda hazırlanmış haberler. Bu bakış açısını kırın ve farklı açılardan araştırarak kendi doğrunuzu bulun.